Kayıtlar

Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

LENT ORUCU: TARİHÇESİ, ANLAMI VE GÜNÜMÜZDEKİ YERİ

Resim
  LENT ORUCU NEDİR? Lent orucu, Hristiyan dünyasında Paskalya’dan önceki 40 günlük oruç ve tövbe dönemine verilen isimdir. “Lent” kelimesi, Eski İngilizce’de “bahar” anlamına gelen lencten kelimesinden türemiştir. Doğa nasıl baharda yenileniyorsa, Lent de ruhsal bir yenilenme fırsatı sunar. TARİHÇESİ VE TEOLOJİK TEMELLERİ Lent’in kökenleri, erken Hristiyanlık dönemine kadar uzanır. İlk yüzyıllarda Lent, vaftiz adayları için bir hazırlık süreci olarak görülürdü. 4. yüzyılda İznik Konsili ile birlikte Lent’in 40 gün olarak belirlenmesi resmiyet kazanmıştır. Bu 40 gün, İsa Mesih’in çölde 40 gün boyunca oruç tutmasını (Matta 4:1-2) ve Eski Ahit’te Musa ile İlyas’ın da 40 gün boyunca oruç tutmasını hatırlatır. Lent’in teolojik temelleri şu başlıklarda özetlenebilir: • Tövbe : Günahların farkına varma ve Tanrı’ya dönme zamanıdır. • Oruç ve Öz Disiplin : Yemekten, belirli alışkanlıklardan veya dünyevi zevklerden feragat etmek ruhsal arınmayı sağlar. • Dua : Tanrı ile derinleşm...

Tanrı’nın Sessizliğinde Umut Bulmak. Zor zamanlarda Tanrı’nın sessizliğiyle nasıl başa çıkılır?

Resim
Hayatın karmaşası içinde, dualarımızı Tanrı’ya yönlendirdiğimizde bazen beklediğimiz gibi açık ve net bir cevap almayız. Bu sessizlik, özellikle zorlukların ortasında olduğumuzda, kendimizi yalnız ve terkedilmiş hissetmemize neden olabilir. Ancak Hristiyanlık inancında Tanrı’nın sessizliği bile derin bir anlam taşır ve bu sessizlikte umut bulmak mümkündür. Tanrı’nın Sessizliği: Yalnızlık mı, Hazırlık mı? Tanrı’nın sessizliği, ilk bakışta yalnızlık gibi gelebilir. Ancak Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın sessizliğinin, genellikle büyük bir hazırlık döneminin habercisi olduğunu görürüz. Musa, Tanrı’nın çağrısını almadan önce çölde uzun yıllar beklemiştir. İbrahim, Tanrı’nın vaatlerini görmeden önce uzun süre sessizlik içinde yaşamıştır. Eyüp, acılar içinde Tanrı’ya seslendiğinde bile, Tanrı uzun süre sessiz kalmış ama sonunda onu hem maddi hem de manevi olarak bereketlemiştir. Tanrı’nın sessizliği, aslında O’nun bizi hazırladığı bir süreç olabilir. Bu süreçte karakterimiz, imanımız ve sabrımız ol...

Tanrı’yı Kim Yarattı?

Resim
Sonsuz Varlık Üzerine Derin Bir İnceleme  İnsan zihni doğal olarak sebep-sonuç ilişkileri kurmaya yatkındır. Çevremizdeki her şeyin bir nedeni vardır; bir şeyin var olabilmesi için bir şey tarafından yapılması gerekir. Ancak bu düşünce biçimi, Tanrı’nın doğasını anlamaya çalışırken yetersiz kalır. Çünkü “Tanrı’yı kim yarattı?” sorusu, belirli bir yanlış varsayıma dayanır: Tanrı’nın da yaratılmış bir varlık olduğu. Bu makalede, Tanrı’nın ezelî ve ebedî doğası, felsefi ve bilimsel argümanlar, Kutsal Kitap’taki açıklamalar ve insan aklının sınırlılıkları üzerinde derinlemesine duracağız. 1. Sebep-Sonuç Zinciri ve İlk Neden Meselesi Felsefede kozmolojik argüman, yani evrenin var olmasını açıklayan en temel nedenin ne olduğu sorusu önemlidir. Ünlü Hristiyan filozof Thomas Aquinas, bu konuda “İlk Neden” (First Cause) argümanını öne sürmüştür: 1. Evren içinde gördüğümüz her şey bir nedene bağlıdır. 2. Nedensellik zinciri sonsuza kadar geri gidemez. 3. O hâlde, her şeyin var ol...

Hristiyanlıkta Neden İbadet Günü Pazar?

Resim
  Hristiyanlıkta ibadet günü olarak pazarın seçilmesinin kökeni, doğrudan İsa Mesih’in dirilişine ve erken kilise uygulamalarına dayanır. Yahudilikte Şabat (Cumartesi) kutsal gün olarak kabul edilirken, Hristiyanlar neden ibadetlerini pazar günü yapmayı tercih etti? Bu sorunun cevabı hem teolojik hem de tarihsel bağlamda ele alınmalıdır. 1. İsa Mesih’in Diriliş Günü Hristiyan inanışına göre, İsa Mesih çarmıha gerildikten sonra üçüncü gün, yani haftanın ilk günü olan pazar sabahı dirildi: “Haftanın ilk günü sabah çok erken, hazırladıkları baharatları alarak mezara gittiler. Taşı mezarın girişinden yuvarlanmış buldular.” (Luka 24:1-2) Bu olay, Hristiyan imanının temel taşıdır. Diriliş, Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğunun en büyük kanıtı ve günahların bağışlanması ile sonsuz yaşamın garantisidir. Hristiyanlar, bu büyük olayı anmak için ibadet günlerini İsa’nın dirildiği gün olan pazara kaydırdılar. 2. Elçilerin Dönemindeki Uygulamalar İlk Hristiyanlar, Yahudi oldukları için başlangıçt...

Vaftiz Nedir? Hristiyan İnancındaki Anlamı ve Önemi

Resim
 Vaftiz, Hristiyanlıkta temel sakramentlerden (kutsal ayinlerden) biridir ve Mesih İsa’nın takipçisi olmanın ilk adımı olarak kabul edilir. Vaftiz, su aracılığıyla günahlardan arınmayı, yeni bir hayata başlamayı ve Tanrı’nın halkına katılmayı simgeler. Farklı Hristiyan mezhepleri vaftizin anlamı, yöntemi ve zamanı konusunda farklı görüşlere sahip olsa da, vaftizin tüm Hristiyan dünyasında ortak bir öneme sahip olduğu kesindir. Bu yazıda, vaftizin kökenleri, İncil’deki yeri, farklı mezheplerin vaftize bakışı ve vaftizin manevi anlamı gibi konulara detaylı bir şekilde değineceğiz. 1. Vaftizin Kökenleri ve Eski Ahit’teki Önemi Vaftiz, Hristiyanlık öncesi Yahudi dünyasında da belirli bir arınma pratiği olarak bulunmaktaydı. Eski Ahit’te su, genellikle ruhsal ve fiziksel arınmayı simgeleyen bir unsur olarak kullanılır. Yahudilikte mikveh adı verilen ritüel yıkanmalar, kişisel arınma ve dini temizlik için uygulanıyordu. Ancak, Hristiyanlık bağlamında vaftiz kavramı özellikle Vaftizci Yah...

1. Samuel 15:3 ve Eski Ahit’te Tanrı’nın Yargısı

Resim
  Giriş Eski Ahit’te bazı ayetler, modern okuyucular için zorlayıcı olabilir. Bunlardan biri de 1. Samuel 15:3’tür: “Şimdi git, Amalekliler’e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.” (1. Samuel 15:3) Bu ayet, Tanrı’nın İsrail Kralı Saul’a Amaleklilere karşı mutlak bir yok etme emri verdiğini gösterir. Bu tür emirler, Eski Ahit’in savaş bağlamında değerlendirildiğinde, Tanrı’nın adaleti ve halkının korunmasıyla ilgili derin bir mesaj içerir. Ancak, bu ayeti anlamak için onun tarihsel, teolojik ve ahlaki boyutlarını ele almak gerekmektedir. 1. Tarihsel Bağlam: Amalekliler Kimdir? Amalekliler, İsrailoğullarının tarih boyunca en büyük düşmanlarından biriydi. İlk olarak Mısır’dan Çıkış sırasında İsraillilere saldırarak kendilerini düşman olarak göstermişlerdir (Çıkış 17:8-16). Tanrı, o zaman İsrail’i korumuş ve Amaleklilere karşı gelecekte tam bir yargı uygulanacağını bildirmiştir: “Rab, ‘Amalek’i...

SON ZAMANLAR VE MESİH’İN İKİNCİ GELİŞİ: HRİSTİYAN ESKATOLOJİSİNDEKİ ANLAMI VE TARİHSEL YAKLAŞIMLAR

Resim
 1. Giriş: Hristiyanlıkta “Deccal” Kavramı Üzerine Yanlış Anlamalar Hristiyan eskatolojisine dair en yaygın yanlış algılardan biri, İslamî geleneğe ait olan “Deccal” kavramının Hristiyanlıkta da birebir bulunmasıdır. Hristiyanlık’ta “Deccal” (el-Mesihü’d-Deccâl) kavramı yoktur; ancak “karşı-Mesih” anlamına gelen Antikrist (Antichristos) kavramı Kutsal Kitap’ta özellikle Yuhanna’nın mektuplarında geçmektedir (1. Yuhanna 2:18, 4:3; 2. Yuhanna 1:7). Ancak, Hristiyan eskatolojisinde Antikrist kavramı, İslami Deccal inancından farklı bir anlama sahiptir: • Antikrist, bireysel bir figür değil, Mesih karşıtı ruhu temsil eden bir kavramdır. • Yeni Antlaşma’da Antikrist’ten çok, sahte öğretileri yayan ve Mesih’in gerçeğini inkâr eden kişiler veya akımlar olarak bahsedilir. • Vahiy Kitabı’ndaki “Canavar” figürü, tarih boyunca bazı yorumcular tarafından Antikrist ile özdeşleştirilmiş olsa da, bu görüşler Hristiyan mezhepleri arasında farklılık gösterir. Bu bağlamda, Hristiyanlıkta...

İsa Mesih Gerçekten Yaşadı mı? Tarihî Kanıtlar ve Akademik Değerlendirme

Resim
  İsa Mesih’in gerçekten yaşayıp yaşamadığı, tarih boyunca tartışılan konulardan biri olmuştur. Ancak modern tarihçiler ve akademisyenler arasında İsa’nın tarihî bir figür olduğu konusunda geniş bir fikir birliği vardır. İncil’deki anlatılardan bağımsız olarak, hem Hristiyan olmayan tarihçiler hem de arkeolojik bulgular İsa’nın varlığını doğrulamaktadır. Bu makalede, İsa’nın gerçekten yaşadığını kanıtlayan en önemli tarihî ve akademik bulguları ele alacağız. 1. Hristiyan Olmayan Tarihî Kaynaklar İsa’nın gerçekten yaşamış bir kişi olduğunu gösteren en güçlü kanıtlardan bazıları, Hristiyan olmayan tarihçilerin yazılarında bulunur. Bu tarihçiler, Roma ve Yahudi toplumları içinde İsa’dan ve takipçilerinden bahsetmişlerdir. a) Tacitus (M.S. 56-120) Romalı tarihçi Tacitus, Annals (Yıllıklar) adlı eserinde, İsa’nın varlığını dolaylı olarak doğrulamaktadır. M.S. 64 yılında Roma’da çıkan büyük yangın sonrasında İmparator Neron’un Hristiyanları suçladığını belirtirken şunları yazar: “Hristiy...

İsa Mesih’in Tanrılığı: Kitâb-ı Mukaddes Dışındaki Kanıtlar

Resim
 İsa Mesih’in Tanrılığı, Hristiyan inancının temel taşlarından biridir. Ancak birçok kişi, bu inancın yalnızca Kitâb-ı Mukaddes’e dayandığını düşünerek eleştirebilir. Oysa tarihî kaynaklar, mantıksal analizler ve felsefi argümanlar da İsa’nın sıradan bir insan ya da sadece bir peygamber değil, gerçekten Tanrı olduğunu göstermektedir. Bu makalede, Kitâb-ı Mukaddes dışındaki deliller ışığında İsa’nın Tanrılığını inceleyeceğiz. 1. Tarihî Kaynaklar: İlk Hristiyanların Tanrı İnancı İsa’nın Tanrı olduğu inancı, onun ölümünden yüzlerce yıl sonra oluşturulmuş bir doktrin değildir. Aksine, ilk Hristiyanların başından beri ona Tanrı olarak taptığını gösteren tarihî kanıtlar mevcuttur. a) Roma ve Yahudi Kaynakları İsa’nın Tanrılığına inancın sonradan icat edilmediğini anlamak için Hristiyan olmayan tarihçilerin yazılarına bakmak önemlidir: • Tacitus ( M.S. 116 civarı ): Romalı tarihçi Tacitus, Annals adlı eserinde, İsa’nın ölümüne ve Hristiyanların ona olan bağlılığına değinir. Roma İmpa...

İLK HRİSTİYANLAR NASIL YAŞADI?

Resim
Hristiyanlık, İsa Mesih’in dirilişi ve Kutsal Ruh’un Pentikost günü inmesiyle birlikte Kudüs’te doğdu. İlk Hristiyan topluluğu, Roma İmparatorluğu’nun çeşitli bölgelerine yayılarak büyüdü ve farklı kültürlerin içinde varlık gösterdi. Ancak bu ilk inanlılar, hem yaşam tarzları hem de inançlarını uygulama biçimleriyle çevrelerinden belirgin şekilde ayrılıyordu. Peki, ilk Hristiyanlar nasıl yaşadı? İnançlarını nasıl korudular? Günlük hayatlarında neler yaptılar? 1. Topluluk Halinde Yaşam Elçilerin İşleri kitabında anlatıldığı gibi, ilk Hristiyanlar son derece birlik içinde bir yaşam sürüyordu: “İnanlılar topluluğu yürekte ve düşüncede birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için ‘bu benimdir’ demiyor, her şeylerini ortak kabul ediyorlardı.” (Elçilerin İşleri 4:32) İlk kilise, mülklerini paylaşan, fakirlere destek olan ve birbirine sevgiyle hizmet eden bir topluluktu. Günümüzde sosyal yardımlaşma ve dayanışma esas alınarak kurulan sistemler, bu ilk Hristiyan topluluklarının uygula...

Komünyon Ayini (Ekaristiya) Nedir?

Resim
  Hristiyan Mezheplerine Göre Anlamı ve Uygulaması Komünyon Ayini, diğer adıyla Ekaristiya, Hristiyanlığın en kutsal ibadetlerinden biridir. İsa Mesih’in Son Akşam Yemeği’nde öğrencilerine ekmek ve şarap sunarak “Bunu Benim anım için yapın” (Luka 22:19) demesiyle başlayan bu uygulama, Hristiyanlar için büyük bir ruhsal ve teolojik öneme sahiptir. Fakat mezhepler arasında ayinin anlamı, uygulanışı ve teolojik yorumu farklılık göstermektedir. Bu makalede, Komünyon Ayini’nin kökenini, Hristiyan mezheplerine göre farklı yorumlarını ve bu ayinin ruhsal önemini ele alacağız. 1. Komünyon Ayini’nin Kökeni ve İncil’deki Temeli Komünyon Ayini, İsa Mesih’in çarmıha gerilmeden önce öğrencileriyle yediği Son Akşam Yemeği’ne dayanır. İncil’de, özellikle Matta 26:26-28, Markos 14:22-24, Luka 22:17-20 ve 1. Korintliler 11:23-26 bölümlerinde bu olay anlatılır. İsa Mesih, yemekte ekmeği alıp kutsadıktan sonra öğrencilerine vererek şöyle dedi: “Alın, yiyin, bu benim bedenimdir.” (Matta 26:26) Ard...